Haftanın fotoğrafının düşündürdükleri..
Bloğuma koyduğum ilk haftanın fotoğrafını hatırlıyormusunuz? Sevil’in taktığı adla ‘Gözleri gülen adam’; geyik olsun tadında koyduğum o fotoğraftan sonra, yepyeni bir dünya, fotoğrafların dünyasını keşfettim. Meraklısı arkadaşlar ve internetin bu konuda sağladığı kaynaklar sayesinde birçok fotoğrafı görüntüleme şansı bulup, daha birkaç gün önce varlığından bile haberim olmayan sanatçıların sanal fotoğraf sergilerinin isimsiz konuğu oldum.
Bu haftaki seçimim bir Serdal Güzel fotoğrafı. 2002 yılında 11.06’da çekilmesine rağmen ismine daha yeni kavuşmuş bir fotoğraf. ‘Pasaklı karizmatik arkadaşım İstanbul’a küsmüş :-(’. Bazı fotoğraf isimleri vardır, görüntü ile bütünleşip mükemmel bir ikili oluştururlar, birbirinden ayrı düşünemezsiniz onları. Bazıları ise isimsiz fotoğraf olarak sürdürür tüm yaşamlarını. Diğerleri ise kendilerine verilen alakasız bir isimle yaşamak zorunda bırakılırlar.
Bu fotoğrafın ismi çarpıcı olmuş, ama doğruluğu tartışılır. Neden mi? Çünkü düpedüz kontesi yanlış tanımlama var. Tamam, karizmatik olduğu doğru, ama sizce Rodi’yi ve deterjan reklâmlarını kıskandıracak bir beyazlığa sahip bu İstanbul martısının neresi pasaklı? Sonra, İstanbul’un bir yakasına sırtımızı döndük diye bu güzel şehre küsmüş mü oluyoruz hemen. Doğrusuna bakarsanız arka planda İstanbul ve kırmızı bot olmasa bende aynı etkiyi yapmazdı bu fotoğraf. Serdal bey kontesi bu pozu vermesi için nasıl ikna etti bilmiyorum ama sürekli İstanbul semalarında uçarken görüntülenen martının böyle durup poz vermesi bu kuşu yakından görebilmemize vesile olmuştur.
İstanbullularca özlenen soğukların hâkim olduğu bir hafta sonunu bitirmekle geçen şu anlarda umarım Kontes ve İstanbul size güzel şeyler hatırlatır. Dün kendi adıma büyük bir yanılsama yaşadım. Havaya hâkim olan soğuğu iliklerimde hissetmenin verdiği bir canlılıkla Kadıköy sokaklarında yürürken şaşırtıcı bir iriliğe sahip olan kar tanelerinin etrafımızda uçuştuğunu gördüm. Böyle devam ederse birkaç saat sonra ortalığın kardan bembeyaz olacağını arkadaşa söylememle birlikte durumu kavrayan zeki arkadaş ‘onlar kar tanesi değil, iyi havalara aldanıp açan çiçek parçaları’ deyince içimi tarifsiz bir huzursuzluk kapladı. Yanılsamaya uğrayan tek varlığın ben olmadığını biliyordum. Eve gelir gelmez bahçemdeki ağaca bakıp hala çiçeklerle süslü olduğunu görünce içim geçicide olsa rahatladı. Sonbaharda taşındığım bu pembe apartmanın pembe çiçekli ağacının ne ağacı olduğunu daha bilmiyorum ama vereceği meyveleri görmek ve tatmak istiyorum.
1 Mart gününde, küresel ısınmayı protesto eylemlerinin yapılacağı bir haftaya başlarken gezegenimize sağlık diyorum.
E K L E R:
HOŞGELDİN ZEYNEP ŞAHİN!
WHERE İS ZİBİRİX?
ANONYMOUS adlı sevgili okurum, o pembe çicekli ağacın nar olmadığını çok iyi biliyorum, çünkü büyüdüğüm evin bahçesinde nar ağacımız vardı, ve özene bezene yaratılmış iki renkli çiçekleriyle açardı her bahar. Genede tahminin için teşekkürler ve tahmine devam diyorum.