20 Ocak 2008 Pazar

Paramparça

Bu sefer de sevgili Melih mimlemiş beni; yazmamak olmaz. Mimin konusu
'Yapmak Zorunda Olduğumuz Halde Bir Türlü Yapamadığımız Kolay İşler.’

Bende çiçeği burnunda blogçularımızdan Seçil ve Degreeyi, severek okuduğum yazılarına sıcacık bir öyküyle devam eden Sofiyi ve gizli bahçesini bizimle paylaşan Tabiat Anayı mimliyorum.


Cuma geceleri eve gelip, kapıyı açtığında içine çektiği mis gibi temizlik kokusunu severdi. İşlerin sona erdiğinin rahatlamanın, eğlencenin, dinlenmenin habercisiydi bu koku.

Her hafta evine gelen kadın o gün de harikalar yaratmıştı. Çamaşırlar temizlenip ütülenmiş, özenle katlanıp yerlerine kaldırılmış, bulaşıklar yıkanıp raflara dizilmiş, yatağı bahar kokulu çarşaf ve nevresimlerle onu beklemeye koyulmuştu. Kendisine huzur veren bu düzeni ve sembollerini kutlamak için bardağına viskisini doldurdu. Buz attıktan sonra, çerez tabağını almak için dolabın kapısını açtığında, günlerdir tamir bekleyen raflardan birine çok fazla tabak yerleştirildiğini fark etti. Çivileri evhamlı duran rafı sağlamlaştırma zamanı çoktan gelmişti ama o an keyfini bozmak istemedi. Nasılsa koca bir hafta sonu vardı önünde, bir ara hallederdi. Deri koltuğuna uzanıp, TV’de rast gele bir kanal seçti. Viskisini yudumlayarak, güzel geçeceğini hissettiği hafta sonuna merhaba dedi.

Ertesi gün öğlen vakti kalktığında bu kadar çok uyumayı planlamadığını ama kendisine iyi geldiğini düşündü. Buzdolabının kapısını açtığında doğru dürüst yiyecek kalmadığını gördü. Olanlarla kahvaltı ettikten sonra alışverişe çıktı. Hem, akşama gideceği parti sahibine ev hediyesini de alırdı. Her zaman oynadığı, kendisine göre anlamlı, şans getireceğini düşündüğü numaralardan oluşan loto kuponunu da yatırırdı. Nedense hep son güne bırakırdı bu işi. Üç yıla yakındır aynı sayılarla oynamasına rağmen, hala dörtten fazlasını tutturamamıştı ama her zamanki gibi umutluydu.

Alış veriş merkezine geldiği iyi olmuştu. İlerde almayı planladığı televizyonlara baktı. Özelliklerini inceledi. Daha önce almadığına sevindi. Haftalık yiyeceğini aldıktan sonra, özenerek seçtiği şarap kadehlerini hediye paketi yaptırdığında keyfine diyecek yoktu. Eve yaklaşırken arabanın benzin ibresine takıldı gözü, yakıtı azalmıştı. Nasılsa yeter diye düşünüp eve döndü. Küveti sıcak su ve köpükle doldurup uzun bir banyo yaptı. Banyonun musluğunu tamir etmesi gerektiğini düşündü bornozunu giyerken. Zorlukla kapanıyor ve acayip sesler çıkarıyordu. Hayat kısa, hafta sonlarıysa daha kısaydı. Bu projeyi bir başka sefere bıraktı.

Parti çok eğlenceli geçti. Harika mezeleri, daha önce hiç tatmadığı kremalı tavuğu büyük bir iştahla yedi. İncir tatlısının tarifini aldı. Ev sahibinin seçtiği birbirinden güzel şarkılardan oluşan müzik şöleni ve dost muhabbetleri haftanın stresini çoktan yok etmişti. Gecenin ilerleyen saatlerinde arabasına bindiğinde gözü yine ibreye takıldı. Otoparkta yer kalmadığı için yola park etmek zorunda kaldı ama benzinin onu yarı yolda bırakmamasından hoşnuttu. Yarın ilk işi depoyu doldurmak olacaktı.

Evin kapısını açıp adımını içeri attığında bir su birikintisine bastığını düşündü. Aceleyle ışığı yaktığında gözlerine inanamadı. Evi su basmıştı. Salona girdiğinde halının ve gazetelerin su içinde yüzdüğünü gördü. Diğer odalarda da durum farklı değildi. Nedenini anlamak için fazla düşünmesine gerek kalmadı. Tamir etmediği musluk sonunda görevinden istifa etmişti. Kovalarla suyu boşaltıp, yerleri silip yattığında sabah olmak üzereydi. Derin bir nefes aldı. Hiç bu kadar çok yorulduğunu hatırlamıyordu.

Tam uykusuna dalmıştı ki, anlam veremediği bir şangırtıyla yatağından sıçradı. Önce deprem oluyor sandı. Çok korkmuştu. Uzunca süren şangırtı bittiğinde, yatağından fırlayıp şangırtı mahalline gitti. Porselen tabakların olduğu raf tamiri beklememiş, çökmüştü. Çökerken alt rafları da yanında götürmüş, bütün tabaklar, bardaklar şimdi ufacık parçalar halinde biraz önce kuruladığı marleyin üstünde yatıyordu. Bu kadarı da fazla diye düşündü. Ertesi sabah toparlamayı düşünüp yatağına geri döndü. Bahar kokulu nevresimlerin kokusunu almıyordu artık.

Ertesi gün, yerdeki parçaları temizledikten sonra bilgisayarını açtı. Maillerini ve internet gazetelerini okudu. O kadar işin arasında loto bileti almayı unutmuştu. Nasıl olsa bir şey çıkmıyordu ama gene de sonucu merak etti. Kazanan olmadığı için devreden numaraları görünce gözlerine inanamadı. Bu hafta onun şanslı numaraları kazanmıştı büyük ikramiyeyi.


22 yorum:

gülçin dedi ki...

nefis bir bahtsız bedevi hikayesi :)) ben de şimdi gidip köşe bucağı kontrol edeyim bari :))
ne olur n'olmaz :))

sevgiler.

Ori dedi ki...

hadi yaaa:((
bu kadar olur mu???
ciddi misin Sem?
Bu hafta devreden loto kuponunu tutturdun ama yatırmadın öyle mi???
şaka yapıyorsun.
inan mıyorum.
yaa zaten şu mim olayını sevmem. ne kadar güzel bir anlatıyo dönüstürmüşsün deyemedim bile.
sahi tuttuda yatırmadın mı?
şimdi oraya gelip tabaklarını kontrol edeceğim.

Ori dedi ki...

ya gerçekten çok ayıp ettim :((
böyle bir şey oldu mu sahiden?
olduysa çok özür...
evini de su basmış hay allah çok geçmişler olsun:((

deger dedi ki...

Sevgili Sem,

Bari alıştıra alıştıra söyleseydin.....
Üç tane bedevi, hem de en bahtsızından, çok fazla. Bir de üstüne o olanları temizlemek...Ufff, bir kutup ayısı eksik kalmış yani.

Neyse, o kahramanına geçmiş olsun, her şerde bir hayır vardır, gelecek sefere loto no. larını değiştirirse, büyük ikramiyeyi kazanır heralde.

Ben de düşünüyorum şimdi, o kadar çok, kolay olup ta ertelediğim, ama yapmaya kalkınca da çok kolay olmadığını gördüğüm şey var ki, hangisini yazsam diye.....

Sevgiler.

Cemre Kabaş dedi ki...

Gerçekten çok beğendim, sinema televizyon falan okusaydım dönem ödevim olarak kesınlıkle bu hikayeyi kısa film yapardım:)
ayrıca karakterin başına gelmeyen kalmamış bizim evi su bassa yanardık o kadar gitar,amfi batardık sem:(

Adsız dedi ki...

Neresi öykü, neresi gerçek kasıldım şimdi, bilgim dışındaki bölümlerin öykü olduğunu umuyorum; çok güzel bir yazı olmuş tebrikler..
(hediyeye tekrar teşekkürler bu arada)

Adsız dedi ki...

eueuehuh aynı ben :)....bayıldım süper bir hikaye olmuş. ben de cemceme katılıyorum harika bir kısa film olur du. buara da sizin banyo musluğunun da kaderinin aynı olacağını söylemeden edemeyeceğim, sonunuz benzemez inşallah.
(yok sa gerçekmiydi :) )

selamlar.....sevgiler.

Tabiat Ana dedi ki...

Sevgili sem,
okurken şiştim vallahi...
yok artık dedim bu olsa olsa kısa bir hikayedir(hikayedir dimi arkadaşım??Yorumlar pek öyle demiyor ama?? )
(sobenizi/miminizi en kısa zamanda cevaplayacağım efenim)
sevgilerimle...

sofi dedi ki...

Sem, bunun sadece bir hikaye olmasını umuyorum, gerildim ya!su temizlemek illet bir iştir , üstüne bide cam, porselen kırıkları, cuma akşamı mis gibi girilen ev olmuş pis:) Üstüne birde loto vurmuş pes!
Sevgileer...

meleginmarifetleri dedi ki...

sem gerçektende ilerimizi hep son ana bırakmakta karalıyız sanırım nedense ödemeleri ve alınması gereken eksikleri son ana kadar yapmayız hikayen çok güzel elerine sağlık diyorum hoşçakal

M.M.K. dedi ki...

İyi ki mimlemişim seni! yaşam deneyimlerini, bu kadar estetize ederek anlatışın hayatımıza renk katıyor, katlanılır kılıyor. Yaşayışını yazışını çok seviyorum.. Keşke alkış efekti konulabilse... Bu arada; canın sağolsun!

Adsız dedi ki...

hehehehehe kutup ayisi geldi aklima hemen ;)) ilham da ;) film super olur katiliyorum ;)
Bir daha ayni rakamlarla loto oynar mi onu merak ettim! ;))

Adsız dedi ki...

Fotografi cok ama cok begendim, muhtesem bir goruntu sergilemis parcalar!!!!

Talisman dedi ki...

:)
Gerçekten mimi öyküye dönüştüren ilk tanık olduğum blogger sensin Sem.. Ve çok hoş olmuş, çok beğendim.
Lotonun gerçek olmamasını umuyorum..
Gerçekse geçmiş olsun çabuk unutulsun..
Sevgiler.

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

merhaba;

Mim'e bıraktığın yorum üzerine hem teşekkür etmek hem de seni tanımak için bloguna geldim.

çok güzel anlatmışsın ertelenen kolay işlerin sonucunu.

sevgiler

hep dedi ki...

Sıkıcı bir mim konusu ancak böyle lezzetlendirilebilirdi,eline sağlık.Bu arada kırılan tabakların parçalarına bakılırsa (bakınız üstteki fotoğraf)iş bu öykünün kahramanının İznik dolaylarında oturduğu kolayca anlaşılabilir:)Yalnız bu öyküde bir eksiklik var,şu bitmek üzere olan benzinle ilgili terslikler nolcak:)

Dur onu da ben tamamlayayım.Bu bizim eleman Bursa'ya doğru bir uzanayım der,ancak tam da medeniyetten uzaklaştığı yerlerde,bir dağın başında benzini bitiverir.Dahası yardım istemek için elini cebine attığında şarj etmeyi ihmal ettiği cep telefonunun kapanmış olduğunu görür.O sırada .......
Bu kahramanda azıcık akıl varsa,bi boş vaktinde intihar eder Semcim,yazık yahu hiç mi acımadın elemana:)))
Sevgiler

GULTEINEN ENKELINI dedi ki...

of ya tuhhhh...
bu sen misin?
loto kuponu kismi uyku de noolur...

Adsız dedi ki...

SEVGİLİ SEM;

İNSAN İSTER İSTEMEZ DÜŞÜNÜYOR ACABA BİLİNÇALTINIZDA KARŞICİNSDEN
İNTİKAM,HINÇ MI ? YOKSA ZOR DURUMDA
KALMALARINDAN ALINACAK MUTLULUK MU?
ADAMIN BİR BOĞAZ KÖPRÜSÜNDEN ATLAMADIĞI KALMIŞ.ALLAH HİÇBİR ERKEĞİ BU DURUMLARA DÜŞÜRMESİN.
G.Z.

Adsız dedi ki...

Sayın G.Z.
karşı cins diye bir şeyi nereden çıkardınız? Mimlenen Sem olduğuna göre bu olaydaki kahraman Sem olmalı. Tabi bir anlatıcı rolünde yazdığı için kendiside olmayabilir fakat bu durumda cinsiyet yazıda hiç belli değil?

Vladimir dedi ki...

İnsanın başından aşağıya kaynar sular dökülür sanırım böyle bir anda. Semra çok güzel anlatmışsın.

SçL dedi ki...

Aman allahım dedim defalarca yazını okurken! :)Bu kadar da olmaz!!
Ama olabilir, oluyor da...
Eğer ben de biraz daha ertelersem yapmam gerekenleri ben de ayyynen öykündeki kahraman gibi olcam hihi :))
Yoksa annem beni sana şikayet etti de
sen ondan mı böyle bir konu seçtin Sem? :)))

Yine harika yazmışsın, tebrikler..
(Geç oldu yorumum kusuruma bakma)

Adsız dedi ki...

Eeee,artık birisinin mimlemesi gerekiyor değil mi?Hadi yeni öykülerinizi bekliyoruz...Şimdi sizi isimsiz okuyucunuz mimliyor affınıza sığınarak.Tüm yazımlarınız çok güzel ve gitgide de güzelleşiyor,başarılarınızın devamı dileği ile...