25 Mart 2007 Pazar

Epi Börthdey Gazın!

Bugünlerde uzaklardan haber almanın bir sürü yolu var. Haberi anında almanın da imkanları. Bunun hep böyle olmadığı dönemleri hatırlıyorum. Yatılı okuduğum yıllar mesela. Memleketten haberler mektupla, şehirler arası telefonla, ara sıra da ziyaretçilerle gelirdi o zamanlar.

Mektuplar önce asker mektubu gibi görevliler tarafından okunur, 'Görülmüştür' diye damgalanırdı. Daha sonra da tek tek isimlerimiz çağrılarak teslim edilirdi. Bizde ismimiz söylenecek mi diye heyecanlanır, kendimize mektup gelmediyse fazla da dert etmez, başkalarının haberleri ile sevinir ya da üzülürdük.

Görülmemiş mektup almak istiyorsak bunun çaresini de bulmuştuk. Okulun karşısındaki ufak postaneye postrestran servisiyle getirtirdik mektuplarımızı. Hafta sonları dışarı çıktığımızda heyecanla bu postaneye koşar, parasını öder, alırdık mektupları. Bunlar daha büyük bir heyecanla okunan türde mektuplardı.

Dışardan gelen telefonlar da hayatımıza renk katardı. Telefon okulun girişindeki kulübedeki santrale gelir, girişteki görevliler tarafından anons edilirdi. Türkçeleri pek düzgün olmayan bu görevliler isimlerimizi en bozuk haliyle anons ederdi. ‘Zem Arika, Zem Arika, delefonun geldi, gapıya gel’. Bu anonslardan zaman zaman gülme krizlerine girdiğimiz olurdu. İsmi anons edilen kişi de nerede ne yapıyor olursa olsun, onu bırakır, koşa koşa giderdi kulübeye.

Nedense bizimkiler beni aramazdı pek. Ara dediklerini de hatırlamıyorum. Buna rağmen hafta sonları, Kadıköy’e izinli olarak çıktığım da PTT’ye gider eve telefon açtırtırdım. Ardından bazen dört saati bulan bekleyişler başlardı telefonun bağlanması için. Neyse ki çoğunlukla postaneye grup şeklinde gittiğimizden gırgır şamata ile vaktin nasıl geçtiğini anlamazdık. Daha sonra da atardık kendimizi Kadıköy'ün sokaklarına.

İşte bu dönemlerimde, yatakhanede dağıtılan bir mektup ile aldım kuzenimin doğduğu haberini. Kasabamdan ayrıldıktan sonra aileye katılan ilk üyeydi. O geceyi ve onu takip eden günleri nasıl bir şey olduğunu merak ederek geçirdim. Yaz tatili gelip kasabaya gittiğimde gördüm bebek kuzenimi, çok da sevdim. Onu kucağımda taşır, ninniler söyler, oyunlar oynardım. Benim için de bir eğlence olmuştu.

Ama kuzen hep bebek olarak kalmadı. Zaman içinde arkadaşım oluverdi, Londra’daki son yıllarımın da unutulmaz parçası.


Buraya dönüşünün ikinci doğum gününü kutladı dün kuzenim. Bende buradan tekrar iyiki varsın Mak diyorum. Nice nice mutlu yıllara.

25 yorum:

Adsız dedi ki...

aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa cooooooooooookk sekeeeeeeeeeerrrrrrrr...Sem cim ne guzel yazmissin oyle, eminim Mak cok duygulanacak gordugunde :) kucakliyorum ikinizi de ... birbirinize iyi bakin ;) xxx

Unknown dedi ki...

semcim o kadar güzel yazmışsınki birden kendimi o günlerde buluverdim.sinopa gidişin ordan istanbula gidişin beni çok ekilemişti yapayalnız kalmıştım bir anda ama ozaman tek kuzen vardı gerzede sonra 24 mart kuzenim katıldı doğduğu günü hiç unutmam tombik çok sevimli bir kızdı buralardan gidene kadar hiç ayrılmadık önce abisi sonra kendi gitti senin gibi alışmak kolay olmadı ama onada alıştım sonra cemcem gitti onada alışmak kolay olmadı hatta daha alışamadım desem yeridir ama şuna sevindim hep sevdiklerimin ve onu sevenlerin arasında mutlu ediyo bu beni.sizleri seviyorum özlüyorum

Unknown dedi ki...

bahar geldi hoş geldi. ağaçlardaki o meyve çiçekleri yeşillenen yapraklar dere kenarındaki menekşeler papatyalar yer yanımda bahçeye gidip topluyorum o kadar çokki en güzelini bulup onu almaya çaışıyorum.aslında koparmaya kıyamıyorum ama napatım sürekli bahçelerde dolaşamadığım için papatyayı alıp evdeki bir vazoda görmek baharın geldiğini her an hissetmek istiyorum.ama semcim o resimdeki gelincik yok buralarda onu bulmak için çok aramam lazım ama o kadar narin oluyoki gelincikler oparmaya kalkınca dökülüveriyor yaprakları ölüp gidiveriyor.ben menekşeleri çok seviyorum mor pembe kırmızı onlar benim için farklı duyguları çağrıştırıyor bağa gidip dere kenarından ayaklarım ıslanarak toplardım onları .ama ne olursa olsun bahar geldi hoş geldi kaçıncı baharım bende bilmiyorum ama baharlar hiç bitmesin

Adsız dedi ki...

Ailenin en yazı özürlü ferti olmama rağmen benim de bişeyler yazmam gerektiğinin farkındayım.Gerçi herkes benim ne kadar tembel ve her an uykuya meili olan bir şahsiyet olduğumun da farkında zaten, bunu her fırsatta dile de getiriyosunuz zaten.Gazın Sem doğum günümde ve her zaman yanımda olduğun için çoooook thanks, love u!!!!!!

Adsız dedi ki...

Banucum walla koptuk ya Türkiye'ye gelsen de bir görüşsek çok özledim seni Fred'i.Dün akşam Semle Londra günlerimiz üzerine konuştuk, gelsen de biraz da burda yaşatsak o günleri...

Adsız dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş semcim eskiden herşey daha zormuş...Bir telefon görüşmesi yapabilmek için 4 saat beklenebiliyormuş:(Biz günümüzde aradığımız kişiye anında ulaşamazsak ne kadar çok sinirleniyoruz!!!Dikkatimi çeken başka bir konu ise şu size gelen mektupların sizden önce okunması...Ne kadar iğrenç bir durumdur insanların özeline ne karışırlar!Öğrencimisiniz asker mi yoksa mahkum mu?Ben yatılı okursam bir gün benimde başıma gelmez böyle durumlar umarım:)Mekcimin doğum gününü buradanda kutluyorum ona mutlu yıllar diliyorum:)Mek in benim üzerindeki emeğini unutamam...Bana da belirli bir süre o bakmış mamalar yapmış,meyve salataları,püreler hazırlamış beni çok sevmiş küçükken hatırlıyorum beni hep gezdirirdi denize getirirdi o zamanlar mek kardeş çok uyumazdı:)semciğimin ve mekin sayesinde çok güzel bir bebeklik yaşadım iyi ki varsınız kuşlarım:) mucuksss

Adsız dedi ki...

Cemro Kardeş ben seni şimdi de çok seviyorum, istersen yine mamalar, meyve salataları, püreler yaparım ben sana ama biliyosun uyku ağır basıyor bunları yapmak da zaman alıyor, uykusuz kalmak istemem açıkcası!!!Sen büyüdün artık sen bana yap ama bu hafta izinliyim gel bi akşam mama yapayım, mamanın yanında tekila da veririm bayağıdır dağıtmadık.

Adsız dedi ki...

Sevgili Mek Istanbul'u mesken tuttun bizi unuttun. Sem olmasa dogum gunu mesajlarini bile yollayamiyacagiz sana:) Umarim hersey yolunda gidiyordur. Happy Birthday, many happy returns:))

Sem yazin nostaljik olmus, ellerine saglik.

Adsız dedi ki...

MBA Mak doğum günün kutlu olsun. Dün gece kutlamaları bizsiz yapmışsınız.Gözden uzak olunca gönüldende uzak düştük demi?.Gel Buraya balıklı bir kutlamada burda yapalım:)

Ori dedi ki...

Nice güzelliklere Mak. İyi ki doğdun. yeni yaşın kutlu olsun:))

Sem, yazın çok çok güzel. Evet, nostalji yapmışsın ama günümüzde bilinmeyen bazı değerleri, yaşananları ve senin pencerenden gelişmeleri izleyiverdik. Pek de güzel oldu. Bu tür yazılarının devamını istiyorum.

Kendi adıma bravoo diyorum:)

Ori dedi ki...

Tamam, bravo dedim ama bu kadar olmaz ki! Noluyoss aaa, bütün coşku dolu fotoları senin sitende görüyorum. Kıskanıyorum bak. Walla bi gün o balonları kaçırıcam ha:))

Adsız dedi ki...

Hayiiiir balonlara dokunma Ori, onlar yolda bana geliyo :)) canim Sem cim bak kiyamamis bana balon bilem gonderiyor xxx Siteye girer girmez gozlerim senlendi Sem, ne guzel renk secmissin ve o papatyalar gelincikle ne guzel dans ediyorlar...Taç yapraklarından geleneksel olarak gelincik şerbeti yapılırmis. Bozcaada gelincik ve gelincikten elde edilen gelincik şerbeti ile ünlüymus, gidersen mutlaka tadina bak ve bize anlat nasil buldugunu :)

Adsız dedi ki...

Sem cim kırmızı gelincikler küçük bir gelin olarak görürürler...Sevil in dedigi gibi cok da narin olurlar...soyleyise gore bir bölgede çok asker ölürse o bölgede gelincik çiçeğinin biteceğine inanılır. Gelincikler I. Dünya Savaşının en önemli sembollerindenmis o yuzden...
Japonlar, gelincik için şöyle der; ’Gelincik insan ömrü gibidir. Dünü vardır. Yaşamıştır. Bugünü vardır. Yaşıyordur. Ama yarını belli değildir’. Bundan boyle en sevdigim cicek gelincik tir ;)

Adsız dedi ki...

Mak cigim bu cok uyuma nobeti kistan oturu idi, bu kis bendeniz ayi kipin butun kis uykuya yatmak istedi, belki de yattim bile ;)) herneyse Sem in sitesine gir bak arada icin acilsin iste...bak ne guzel bahar geldi :) ben bi bal atip agzima geliyom ;))
Gorusmek uzere guzel ve tatli gunler hepinize...

Adsız dedi ki...

Sem cim o guzel fotografin ve yorumun icin tekrar tesekkur ederim canimcim, butun renkleri koymussun bota, sagolasin ;) Sevgi ile kal!

Adsız dedi ki...

Mekkkyyyyy Hasmideysin? Ben deyda iken yama yukari eletiverip Sem e elederiz.agzim sap sap ediyi simdiden ;)) Banu

zibirix dedi ki...

vıyyy burası aile sofrasına dönmüş...

Yazın pek keyifli olmuş, hele gelen yorumlarla da sıcacık bir havaya kavuşmuş, içimin yağı eridi valla!

Sem'in ve yorumları yazanların eline sağık valla!

zibirix dedi ki...

yine yeşillendi sem'in blogları
yine yeşillendi sem'in blogları
nay nay....

Hayrola sem, hacılara softalara mı karıştın? Ne bu yeşilim yeşilim yeşilim aman havaları?

Adsız dedi ki...

Sem hatirlatayim dedim, Cemcem e elma sekeri al lutfen bugun....ve karsilama notun super, big sister im diyon yani :)) izliyom hepinizi :))

Unknown dedi ki...

semcim çok tşk ederim menekşeler için bu menekşeleri bulmak için bu aylarda çıkıyor zaten benim bağ bahçe gezmem lazımdı.onada ne zamanım nede imkanım vardı. hercai menekşelerden bahçede balkonun altında hatta sokak kapının hemen yanında buluyorum ama bu benim için özeldi baharı sanırım burada senin gönderdiğin resimdeki menekşeyle geçirecem sanada çok çok çiçek yollayanın olsun.inanki çok duygulandım ve sevindim.

Adsız dedi ki...

Kuzeninin doğum günü kutlu olsun. Bizim de doğum günlerimizde yazacakmısın Sem?Umarım yazarsın çünkü şimdiden en güzel fotolarımı hazırlamaya başladım:)))Şakası bir yana zevkle okunan bir yazı olmuş Sevil hanımın menekşleri de sayfaya çok yakışmış.Tebrikler. Adnan

Adsız dedi ki...

Bebis ben Mak a Gerzece birseyler yazmaya calistim ama okumuyo galiba...silkele arada bir onu, uyumasin artik..:)

Adsız dedi ki...

Yav Sem nerelerdesin gene, yesil ordek kipin daldin gollere...yaz birseyler de duyalim sesini ;)

Cemre Kabaş dedi ki...

sem sem sem semmmmm:) Nirelerdesin kuşum yaz bişilerrr :P

Adsız dedi ki...

ya hep soracağım, bu başlıkta gazı olan kim? Mak mı? Mak muk, ayıp mı hiç fosurmaMak??